Hamburg Türk Basın Birliği (HTBB) tarafından her ayın ilk haftası düzenlenen Geleneksel Basın Kahvaltısı bu ay 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesi ile 10 Ocak Pazar günü düzenlendi. Toplantıda Başkan Yardımcısı Adil Yiğit, tutuklu Gazetecilerle dayanışma mesajı vererek şu açıklamayı yaptı:
55 yıl önce gazete patronlarının çıkarılan 212 sayılı Basın Yasası’nın protesto için üç gün gazete basmama kararı üzerine gazeteciler 10 Ocak 1961’de kendi hakları ve basın özgürlüğü için yürüyüş düzenledi, üç gün boyunca BASIN gazetesini çıkardı.
10 Ocak, 12 Mart darbesine kadar “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlandı. Darbenin ardından “bayram” olmaktan çıkarılan gün “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başladı.
Bugün hala pek çok gazeteci kendi iş kolunun yasası olan 212 sayılı yasaya tabii olmadan çalışıyor. İnternet gazetecileri ise hala bu yasa kapsamında değil. 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve belki en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.
GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’Sİ
10 Ocak 2016ya bakıldığında Türkiye’deki muhalif basın ve basın mensuplarının yaşadıkları zorluklar, haberlerinden dolayi gözaltı ve tutuklamalar, sansür uygulamaları, mahkeme kapilarında ‘casus muamelesi’ görererek müebbet cezayla tehdit edilmeleri acı bir gerçekliktir. Günümüzde üzülerek görüyoruz ki yandaş ve tek tip çizgiya sahip, mevcut hükümeti eleştirmeyen bir medya özlenmektedir.
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ RAPORU
Bugün hala pek çok gazeteci kendi iş kolunun yasası olan 212 sayılı yasaya tabii olmadan çalışıyor. İnternet gazetecileri ise hala bu yasa kapsamında değil. 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve belki en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.
GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’Sİ
10 Ocak 2016ya bakıldığında Türkiye’deki muhalif basın ve basın mensuplarının yaşadıkları zorluklar, haberlerinden dolayi gözaltı ve tutuklamalar, sansür uygulamaları, mahkeme kapilarında ‘casus muamelesi’ görererek müebbet cezayla tehdit edilmeleri acı bir gerçekliktir. Günümüzde üzülerek görüyoruz ki yandaş ve tek tip çizgiya sahip, mevcut hükümeti eleştirmeyen bir medya özlenmektedir.
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ RAPORU
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) 2015 Aralık ayında açıkladığı “Özgürlük İçin Basın” raporunda “Eleştiriye tahammülsüzlük, trol saldırıları ve iktidar yanlısı yazarların ve gazetecilerin oluşturdukları bezdirme, caydırma saldırıları yüzünden daha birkaç yıl öncesine göre birçok hassas konunun iktidarın düşüncesinden farklı yaklaşımlarla ele alınması imkânsızlaşıyor” denildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere, Uluslararasi Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü raporlarına göre, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarıyla birlikte cezaevlerinde 33 gazeteci haberlerinden dolayı tutukludur. Yargılanan gazeteci sayısı ise 200’ü aşmış durumda..Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2015 yılı raporunda, “medyanın koşullarının Türkiye’de kötüleştiğine” vurgu yapılarak, Türkiye, Çin, Mısır, İran ve Eritre’nin ardından dünya çapındaki “en kötü beşinci zindancı”olarak nitelendirildi.
BASININ ÖZGÜR OLMADIĞI BİR TOPLUM NE KADAR ÖZGÜR OLABİLİR?
Yaşadığımız 2016 yılında AB’ye aday bir Türkiye’de eleştirel ve muhalif çizgideki basın mensuplarının anti demokratik yöntemlerle susturulmak istenmesi kabul edilemez. Gerekçesi ne olursa olsun, basının ve basın mensuplarının özgür olmadığı bir toplumun ne kadar özgür olacağı da sorgulanmalıdır.
Hangi hükümet iktidarda olursa olsun, gazeteciler ve özgür basın üzerinde hüküm süren her türden siyasi baskılar, göz altılar ve kayyum adı altında medyayı ekonomik darboğaz zinciriyle susturma girişimleri acilen son bulmalıdır.
10 Ocak 2016 Çalışan Gazeteciler Günü’nde, gazeteciler üzerindeki her türden keyfi ve siyasi baskılar kınayarak, tutuklu tüm gazeteciler serbest bırakılmalı diyoruz. 10 Ocak gibi mutlu olacağımız bir günde ne yazık ki üzgünüz. Böylesi bir günde geçen senelerde yaptığımız kutlama gösterisinin yaşadığımız gerçekliklere ters düşmesini dikkate alarak, bugünü tutuklu tüm meslektaşlarımızla dayanışma günü olarak ilan ediyoruz.
Hangi hükümet iktidarda olursa olsun, gazeteciler ve özgür basın üzerinde hüküm süren her türden siyasi baskılar, göz altılar ve kayyum adı altında medyayı ekonomik darboğaz zinciriyle susturma girişimleri acilen son bulmalıdır.
10 Ocak 2016 Çalışan Gazeteciler Günü’nde, gazeteciler üzerindeki her türden keyfi ve siyasi baskılar kınayarak, tutuklu tüm gazeteciler serbest bırakılmalı diyoruz. 10 Ocak gibi mutlu olacağımız bir günde ne yazık ki üzgünüz. Böylesi bir günde geçen senelerde yaptığımız kutlama gösterisinin yaşadığımız gerçekliklere ters düşmesini dikkate alarak, bugünü tutuklu tüm meslektaşlarımızla dayanışma günü olarak ilan ediyoruz.
10 Ocak’ı gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlerin gelmesi dileğiyle saygılar.